Enerji kısaca iş yapabilme yeteneğidir. Toplamda 8 ana enerji çeşidi vardır. Bunlar potansiyel, kinetik, ısı, ışık, elektrik, kimyasal, nükleer ve ses enerjisidir. Unutmamamız gereken ise hiçbir enerjinin kaybolmadığıdır. Olsa olsa başka bir enerji türü olmuştur.
Bir cismin konumu ve durumu yüzünden sahip olduğu enerjidir. Gerilmiş bir yayda, havada duran bir cisimde ve iple tavandan asılı bir modelde potansiyel enerji vardır. Kısaca yüksekliği olan ya da gerilmiş/sıkıştırılmış tüm cisimlerde potansiyel enerji mevcuttur.
Kinetik enerjiye sahip olmak için bir cismin hareket ediyor olması lâzımdır. Yani kinetik enerji hızı olan cisimlerin sahip olduğu enerji çeşididir. Bunlara örnek olarak koşan çocuk, dönen tekerlek ya da yüksekten düşen bir top gösterilebilir.
Cisimlerin sıcaklıkları yüzünden sahip olduğu enerjidir. Sıcaklığı yüksek ya da düşük bütün maddelerin ısı enerjisi vardır. Örnek verecek olursak: ampul, elektrik sobası, jeotermal enerji, ısıtıcılar.
Bu enerji türü bu sitedeki ana başlıklardan birini oluşturur. Cisimlerin elektrik yükleri sebebiyle sahip oldukları enerjidir.
Bu enerji türü karanlık bir odayı aydınlatabilecek bir enerji türüdür. Zaten adı üstünde. Yanan odun, ampul, Güneş, lamba vb. şeyler bir şekilde sahip oldukları enerjinin bir kısmını ışık enerjisine çevirir.
Maddelerin kimyasal reaksiyonlarda bulunması sonucu ortaya çıkar. Yanma, Yakma ve benzeri olaylar bir enerji sonucu olur ve onlar da bir enerji açığa cıkartır.
Fisyon veya füzyon sonucu meydana gelir. Nükleer santrallerden bu şekilde elektrik elde eder.
Sesin enerjisi olduğunu nasıl anlayabiliriz? Şu örnekle açılanabilir: Camın kırılması. Hani o yüksek şiddetteki çığlıkların kırdığı camları anımsayın. Bunlar sesin enerjisi yüzündendir. Zilin kinetik enerjisi ses ve biraz da ısı enerjisine dönüşür. Yani kol zile vurdukça sesin çıkması enerji dönüşümüdür.
Elektrik Enerjisi: Elektronların hareket etmesiyle meydana gelen bir enerji çeşididir. Elektrik, her atom çekirdeğinin yörüngesinde dönen ve “elektron” adı verilen atom altı parçacıkların hareketiyle üretilir. Ahşap ve plastik gibi birçok maddede elektronlar atomlarına sıkı sıkıya bağlıdır, ama metal gibi bazı maddelerde serbest kalıp kendi başlarına hareket edebilirler. Elektriği üreten şey, işte bu yükün hareketidir.
Elektrik, teknik anlatımla, bakır gibi iletken bir telin manyetik bir alan içinde hareket ettirilmesi ile üretilir. Elektrik jeneratörü ise elektrik akımı üreten bir makinadır. Elektriğe ihtiyaç duyduğumuz tüm alanlarda, büyük miktardaki elektrik enerjisini elde etmek için, elektrik jeneratörlerini döndürecek büyük güç santrallarına ihtiyaç duyarız.
Elektrik enerjisi başlıca termik, hidro ve nükleer kaynaklardan üretilir. Bu kaynaklar dışında son yıllarda üretimde payı artan yenilenebilir kaynaklar da mevcuttur. Aşağıda başlıca üretim kaynakları sıralanmıştır.
Günümüzde küresel enerjinin yüzde 80’i fosil yakıtlardan elde ediliyor. Yenilenebilir enerji kaynakları kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmada en kritik rolü üstlenmektedir.
Güneş Enerjisi
Güneş enerjisi teknolojileri güneş ışınlarını direk olarak toplayıp bu ışınlarda ısı veya elektrik üretimini sağlamaktadırlar. Bu enerjinin kaynağı Güneş yüzeyindeki hidrojenin helyuma dönüşmesiyle gerçekleşen füzyon reaksiyonlarıdır. Dünya atmosferinin dışında güneş enerjisinin şiddeti, aşağı yukarı sabit ve 1370 W/m² değerindedir, ancak yeryüzünde 0-1100 W/m2 değerleri arasında değişim gösterir. Güneşten Dünya’ya ulaşan enerjinin en büyük özelliği sınırsız olmasıdır. Güneş enerjisi ışık, ısı ve elektrik şeklinde değerlendirilmektedir. Fotovoltaik (PV) sistemler güneş enerjisini direk olarak elektriğe dönüştürmektedir ve bina çatılarına, cihazlara, arabalara yerleştirilebilir. Yek-odaklı güneş enerjisi santralleri ayna ve lens düzenekleri ile güneş ışınımlarını nispeten küçük bir alana yansıtma esasına dayanır. Bu küçük alanda odaklandırılan enerji su ısıtması veya buhar tribünü vasıtasıyla elektrik veya ısı üretimi için kullanılabilir.
Güneş enerjisi Kıbrıs gibi çok güneş alan ülkelerde önemli bir enerji alternatifidir. Bu teknolojinin en büyük dezavantajı gece üretim yapılamamasıdır.
Rüzgâr Enerjisi
Rüzgâr enerjisi, güneş radyasyonunun yeryüzeylerini farklı ısıtmasından kaynaklanır. Yer yüzeylerinin farklı ısınması, havanın sıcaklığının, neminin ve basıncının farklı olmasına, bu farklı basınç da havanın hareketine neden olur. Rüzgâr enerjisinden elektrik üretmek için rüzgâr tribünleri, mekanik enerji yaratmak için yel değirmenleri veya kuyu pompalama için rüzgâr pompaları veya gemileri yürütmek yelkenler kullanılır. Rüzgâr enerjisi günümüzde Dünya’nın elektrik ihtiyacının %2’sini karşılamaktadır. Rüzgâr tribünü teknolojilerinin diğer elektrik üretimi teknikleriyle kıyasla çevreye zararlı etkisi çok azdır. Karada kurulan rüzgâr santrallerinde tarım ve hayvancılık devam ettirilebilmektedir. Bunun dışında rüzgâr santralleri fosil kaynaklı santraller gibi soğutma suyuna ihtiyaç duymamaktadır.
Hidroelektrik
Hidroelektrik santralleri suyun bulunduğu iki nokta arasındaki potansiyel enerji farkını kullanarak elektrik enerjisi üretir. Barajda biriken su belli bir yükseklikten aşağı bırakılır ve mekanik enerjiye dönüşür. Bu mekanik enerji tribün çarklarını çevirir ve jeneratör motoru vasıtası ile elektrik enerjisine dönüşür. Hidroelektrik şu anda Dünya’daki en büyük yenilenebilir enerji kaynağıdır ve dünya elektrik ihtiyacının neredeyse beşte birini karşılamaktadır. Hidroelektrik santralleri barajlı veya nehir tipi olarak ikiye ayrılır. Baraj tipi santraller suyu depolarken nehir tipi santraller akan suyun kinetik enerjisi kullanırlar.
Dünya üzerindeki ada devletlerinin birçoğu ekonomik ve ekolojik açıdan kırılgan niteliktedir. Ada devletlerinin birçoğu toprak olarak diğer kara devletlerinden çok daha küçük alana sahiptir. Dolayısıyla bu devletlerdeki doğal kaynaklar da sınırlıdır. Varolan kaynaklar ise (başta tatlı su kaynakları) çoğunlukla ölçek ekonomisine izin vermemektedir.
Ada devletlerinin doğal kaynaklarının genellikle sınırlı olması durumu, konvansiyonel enerji kaynakları (kömür, petrol, doğal gaz) açısından çok daha belirgindir. Bu durum, ada devletlerinin büyük çoğunluğunu dışa bağımlı yapmaktadır. Özellikle ulaştırma sektöründe kullanılan petrol, bu bağımlılığın temel bileşenidir.
Ada devletlerinin birçoğunun petrol ve petrol ürünleri talebi, bu ülkelerin en önemli güvenlik konularından birisidir. Kendi kaynağı olmayan bu devletler, petrolü genellikle daha pahalıya ithâl etmektedirler. Bunun üç temel sebebi vardır. Birincisi, bu ülkelerin toplam talepleri birim navlun giderini düşürecek büyüklükte değildir. İkincisi, bu devletlerin birçoğunun depolama kapasitesi çok düşük olduğundan ancak görece küçük partiler hâlinde petrol ithâl edebilmektedirler ve bu da birim navlun maliyetini yükseltmektedir. Üçüncüsü, bu devletlerden bazıları görece ıssız ve ana güzergâhlardan uzak noktalarda olduklarından, onlara teklif edilen petrolün piyasa birim satış fiyatı daha yüksek olabilmektedir.
Ada devletlerinin çok önemli bir kısmındaki elektrik üretiminde fosil yakıtlar egemendir. Ada devletlerinin başta petrol ürünleri olmak üzere fosil yakıtları daha pahalıya almaları, elektrik üretim maliyetlerini de yükseltmektedir. Üstelik ölçek ekonomisinin sağlayacağı “üretim maliyetlerinde düşüş” avantajı bu ülkeler için söz konusu olamamaktadır.
Dolayısıyla, birçoğu izole ve karasal elektrik bağlantısından mahrum ada devletlerinin elektrik fiyatları dünya ortalamasının oldukça üzerindedir.
Bazı ada devletleri, yukarıda sayılan olumsuzluklarla baş edebilmek için yenilenebilir kaynakları değerlendirme yönünde adımlar atmaktadırlar. Ancak uygun teknolojilerin eksikliği, kurumsal mekanizmaların yokluğu, piyasalara uzaklık ve yetersiz insan kaynağı gibi sebepler bu kaynakların gelişimini çoğunlukla geciktirmektedir. Uygun finansman imkânlarının ada devletleri açısından sınırlı olması da bu bağlamda zikredilmesi gereken bir başka faktördür. Yine de bazı ada ülkelerinde su, rüzgâr ve biyokütle kaynaklarından eskiye oranla daha fazla faydalanıldığı gözlenmektedir.
Bazı ada devletlerinde yüksek enerji fiyatlarının olumsuz etkisini azaltabilmek için hükümetler dar gelirli kesimlere sübvansiyonlar sağlamaktadır. Ada devletlerinin birçoğunda planlama faaliyetleri enerji hizmetlerinin sunumundan çok enerji tedarikine odaklandığından, nihai tüketicilerin kullandığı araç ve cihazlar ucuz ama enerji verimliliği düşük ürünler olmaktadır.
Enerji Verimliliği Nedir?
Enerji verimliliği, yapılarda yaşam standardı ve hizmet kalitesinin, endüstriyel işletmelerde ise üretim kalitesi ve miktarının düşüşüne yol açmadan, birim hizmet veya ürün miktarı başına enerji tüketiminin azaltılmasıdır. Enerji verimliliği yüksek olan cihazlar yaşam standardında herhangi bir farklılık yaratmadan enerji tasarrufunu beraberinde getirir.
Fikri Atamtürk © 2024 FigoMyWorld™ All Rights Reserved.
Trusted and Official Website ✅